Savaşa ve Şovenist Akıntıya Kapılma!

Savaşa ve Şovenist Akıntıya Kapılma!
AKP hükümetinin “sözün bittiği yerdeyiz”, “inceldiği yerden kopsun” veya “bedeli neyse öderiz” türü hamasi söylemleriyle, 17 Ekimde mecliste kabul ettirdiği tezkere sonucunda Türkiye yürüttüğü haksız savaşı yayma niyetini alenen ilan etmiş bulunuyor. Daha şimdiden bir taraftan sınıra muazzam bir askeri yığınak yapılırken, öte taraftan da Irak-Kürdistan sınırlarından 50 kilometre içeri giren ordu birlikleri havadan ve karadan bombardımanı sürdürüyor. Görülmesi ve kavranması gereken en yalın gerçek şu ki, Türkiye hızla Ortadoğu’da bir savaşa ve özellikle Kürt...

Oryantalizm, Medeniyetler Çatışması ve Ilımlı İslam

Oryantalizm, Medeniyetler Çatışması ve Ilımlı İslam
Medeniyetler çatışması ve uluslararası terörizm derken, uluslararası siyasal literatüre yeni bir kavram daha sokuldu: ılımlı İslam! Bu kavramlaştırma üzerinden gerek Türkiye’de gerekse uluslararası düzeyde İslamın ılımlılaştırılması ve demokrasiyle bağdaşıp bağdaşmayacağı tartışılıyor. Ilımlı İslam projesinin model ülkesi olarak ise Türkiye ve Malezya sunulmaktadır. AKP’nin yeniden iktidara gelmesi ve cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül’ün seçilmesi Amerika ve Avrupa basınında İslamın zaferi olarak yankı bulurken, Türkiye İslam ile demokrasinin bağdaştığı ılımlı İslam ülkesinin cisimleşmesi olarak sunuldu. Oysa AKP’nin yeniden iktidara gelmesinin ne ılımlı İslam...

12 Eylül’den Günümüze İşçi Hareketinin Durumu

12 Eylül’den Günümüze İşçi Hareketinin Durumu
Sınıfsal güç dengelerinde kayma 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi, Türkiye işçi sınıfı tarihinde pek çok yönüyle özel bir yer tutmaktadır. Faşizmin en doğrudan sonucu, 1960’ların ikinci yarısında başlayan ve 12 Mart darbesine rağmen durdurulamayan devrimci yükselişi durdurması ve işçi sınıfının siyasal ve sendikal örgütlülüğünü dağıtmasıydı. İşçi sınıfının faşist darbeye karşı duramayarak ağır bir yenilgi almasıyla sınıf mücadelesinde bir kırılma yaşandı. Bu kırılma Türkiye’deki sınıfsal güç dengelerinde bir kaymaya yol açarken, işçi hareketi o günden...

Eleanor Marx’ın Gözünden Friedrich Engels[1]

Eleanor Marx’ın Gözünden Friedrich Engels[1]
28 Kasım’da (1890) Friedrich Engels 70 yaşında olacak. Dünyadaki bütün sosyalistler bu yaşgününü kutlayacaklar. Bu münasebetle dostum Dr. Victor Adler, şimdiki Partimizin lideri hakkında Sozialdemokratische Monatsscbrift okurları için kısa bir deneme yazmamı benden istedi. Böyle güç bir ödev için gerekli çeşitli nitelikler içerisinde bir tanesi var ki onu rahatça öne sürebilirim: Engels’i bütün yaşamım boyunca tanımış olmam. Ancak yine de, uzun ve yakın bir birlikteliğin, bir kimsenin portresini çizmeye yeterli olup olmadığı da bir soru işareti olarak...

Ölümünün 112. Yılında Engels

Ölümünün 112. Yılında Engels
Uluslararası işçi sınıfının önderi, öğretmeni, Marx’ın yoldaşı ve Marksizmin kurucusu Friedrich Engels 5 Ağustos 1895’te saat 23.30’da, başucunda yanan mumun küçülüp büyüyen alevini son kez gördü ve gözlerini sonsuza dek bu dünyaya kapattı. Böylece Engels de yoldaşı Marx gibi, daha insanlığın toplumsal kurtuluşuna giden yolda işçi sınıfına çok şey öğretecekken, zamanından önce göçüp gitti bu dünyadan. Lenin’in de haklı olarak vurguladığı gibi Engels, yoldaşı Marx ile birlikte işçi sınıfına kendini bilmeyi, kendi sınıf bilincine ulaşmayı...

Ortadan Kalkmayan Tehlike: Faşizm

Ortadan Kalkmayan Tehlike: Faşizm
Emperyalist savaşlar gibi faşizmin kaynağında da kapitalizmin biriken çelişkilerinin patlaması ve sistemin buhrana sürüklenmesi vardır. Kapitalizmin patlayıcı çelişkilerinin, insan aklının tahayyül etmekte zorlandığı gaz odalarıyla taçlanmış faşizm gibi olağanüstü yönetim biçimlerine nasıl yol açtığını, öte taraftan da insanlığı yıkıma sürükleyen yeni bir emperyalist savaşı nasıl başlattığını biliyoruz. İkinci Dünya Savaşından sonra, bir daha böyle şeyler olmaz denirken, biriken çelişkiler 11 Eylül 2001’de New York’taki İkiz Kulelerin çöküşüyle patlamalı bir şekilde açığa çıktı. Amerikan savaş kurmayı...

Burjuva Demokrasisi ve İşçi Demokrasisi

Burjuva Demokrasisi ve İşçi Demokrasisi
Emperyalist çürüme çağı ve demokrasi Statükocu-devletçi burjuva güçler ile liberal geçinen AB’ci burjuva güçler arasında şiddetlenen tepişme ve ortaya çıkan kriz, Türkiye’deki burjuva demokrasisinin dar...

Fransa’da Neler Oluyor?

Fransa’da Neler Oluyor?
Fransa tarihinin en yüksek katılımlı (%86) seçimi olan 22 Nisandaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu, Halk Hareket Birliği (UMP) adayı Nicolas Sarkozy kazandı. Halihazırda İçişleri Bakanı olan Sarkozy toplam oyların %31’ini alırken, Sosyalist Parti adayı Ségolene Royal 25,8’ini, Fransa Demokrasi Birliği lideri François Bayrou 18,6’sını ve ikinci tura kalması beklenen Ulusal Cephe lideri faşist Le Pen ise 10,5’ini aldı. Buna karşın komünist ve diğer sol adaylar geçmiş dönemki oylarını koruyamadılar. 2002’deki seçimlerde toplamda %11 civarında oy alan Troçkist...

AB’nin 50. Yılı Üzerine

AB’nin 50. Yılı Üzerine
Hayaller çökerken Avrupa’nın burjuva liderleri geçtiğimiz Mart ayında Avrupa Birliği’nin 50. yılını debdebeli bir gösteriyle kutladılar. Şampanyalar patlatıldı, özgürlük, demokrasi ve barış üzerine nutuklar atıldı. Buna mukabil burjuva liderler yüzlerine yerleştirdikleri sahte mutluluğa, gülücüklere ve aşırı nezakete rağmen bastıramadıkları bir kaygı içindeydiler. Zira çizilen tablo ile verili gerçeklik tümüyle farklı. Birliğin geleceğinin belirsiz olduğu çoktandır apaçık ortaya çıkmış bulunuyor. Avrupa’nın büyük sermaye çevrelerinin arzusu AB’nin ekonomik ve siyasal bir birliğe kavuşturulması ve Amerikan emperyalizmi gibi...

8 Saatlik İşgünü Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Doğuşu

8 Saatlik İşgünü Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Doğuşu
İşçi sınıfı, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı ağır koşullar altında karşılıyor. Burjuvazi­nin saldırıları öylesine bir boyut kazandı ki, işçi sınıfı büyük bedeller ödeyerek elde ettiği tarihsel kazanımlarının çoğunu yitirmekle kalmadı, 1800’lü yılların çalışma ve yaşam koşullarına adeta geri döndü. Bunun en doğrudan, en çıplak hali iş saatlerinin alabildiğine uzatılması, ücretlerin düşürülmesi ve yaşam koşullarının kötüleşmesidir.

Proleter Devrimin Şafağı: Paris Komünü

Proleter Devrimin Şafağı: Paris Komünü
Engels’in ifadesiyle o bir proletarya diktatörlüğüydü. Komün ortaya koyduğu eserle dünya işçi hareketine damgasını bastı. Marx’ın da vurguladığı gibi, Komünün en büyük önemi onun varlığı ve etkinliğiydi. Komünün varlığında somutlanan devrimci ilkeler bugün de, neredeyse tüm yönleriyle önemini koruyor.

Beynelmilel: Baharı Karşılamak

Beynelmilel: Baharı Karşılamak
1980 öncesinde işçi sınıfının yükselen devrimci mücadelesi öylesine bir etki yaratmıştı ki, ne roman ne şiir ne tiyatro ne de sinema bu etkinin dışında kalabilmişti. Sanat ve edebiyata can veren de, onun içeriğini belirleyen de, yükselen devrimci mücadeleydi. Lakin 12 Eylül 1980 faşizmiyle birlikte örgütlü işçi sınıfı ağır bir darbe yedi ve sınıf hareketi geri çekildi. İşçi sınıfının devrimci balyozunun basıncı altında sol bir kabuğa bürünmüş Türkiye entelijensiyası da, devrimci basıncın etkisinden kurtulunca tez zamanda...

Uluslararası Siyasetin Eğilimleri ve İşçi Sınıfı

Uluslararası Siyasetin Eğilimleri ve İşçi Sınıfı
Anaforun nesnel zemini ABD’nin işlerinin Afganistan’da ve Irak’ta istediği gibi gitmemesi; savaşın yürütülme biçimine ve izlenen taktiklere dair Amerikan burjuvazisi içinde bir “çatlağın” oluşması ve Rumsfeld’in istifa etmesi; ABD’nin Irak’taki durumunu tespit etmek üzere oluşturulan Irak Çalışma Grubu’nun yayınladığı rapordan sonra çekilme tartışmalarının yaşanması, dünya sosyalist hareketinin büyük bir kesimince Amerikan emperyalizminin yenilgisi biçiminde yorumlandı. Beri yandan Kongre seçimlerini az farkla da olsa Demokratların kazanması ve Cumhuriyetçilerin kaybetmesi de Bush ve şürekâsının yenilgisi olarak telakki...

Bağlantısızlar Hareketi ve Anti-Emperyalizm

Bağlantısızlar Hareketi ve Anti-Emperyalizm
Geçtiğimiz Eylül ayında Küba'nın Başkenti Havana'da Bağlantısızlar Hareketi zirvesi toplandı. 118 devletin katıldığı bu toplantı dünya ölçeğinde bir hayli de yankı buldu. SSCB'nin tarih sahnesini terk etmesi ve ABD emperyalizminin dünyada tek hegemon güç olarak kalmasıyla birlikte fiilen dağılmış bulunan Bağlantısızlar Hareketinin yıllar sonra toplanması, Chavez ve Ahmedinecad gibi liderlerin 'anti-emperyalizm' pozlarıyla zirvede boy göstermesi, sol çevrelerde de heyecana neden oldu. Zirve vesilesiyle iki konu tartışılmaya başlandı. Birincisi, ABD emperyalizmine karşı yeni bir güç odağı...

Ekim 1917: Dünyayı Sarsan Kızıl Fırtına

Ekim 1917: Dünyayı Sarsan Kızıl Fırtına
“Devrimciler öldü, yaşasın devrim!” SSCB’nin tarih sahnesini terk etmesiyle birlikte burjuvazi, işçi hareketi saflarında yaşanan kargaşadan yararlanmak ve bilimsel sosyalizme karalar çalmak üzere pervasız bir şekilde harekete geçti. Burjuva ideologları hep bir ağızdan “komünizm öldü” türküsü çığırıyorlardı. Bu yalancılar şürekasına göre, “sınıf mücadelesi bitmiş” ve “tarihin sonu gelmişti”! Adeta Olimpos’a kurulmuş Tanrılar gibi, her şeye muktedirdi onlar; sosyalizme ölüm cezası verirken, kapitalizme ebedi yaşam iksiri içiriyorlardı. Onlara göre sosyalizm baskıcı ve totaliter bir rejimdi, eşitliği...