Polonez İşçileri Direngenlikleriyle Örnek Oluyorlar!  
Kocaeli/Gebze’den bir kadın metal işçisi, 30 Aralık 2024

Gelecek Bizim Gelecek Sosyalizm Grubu olarak Polonez işçilerini, direnişlerinin 165. gününde ziyaret ettik. Gebze’den genç bir metal işçisi olarak ben de ilk kez direniş çadırına ziyarette bulundum. Çadıra sloganlarla girmek, Polonez işçilerinin de bizi sloganlarla karşılaması çok güzeldi. “Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “Hak Verilmez Alınır Zafer Sokakta Kazanılır” sloganlarını karşılıklı haykırdığımızda kendimizi daha da güçlü hissettik.

Sohbetler çok güzeldi, içimizi ısıttı. İnanılmaz bir atmosfer vardı direniş alanında. Bu soğukta, kara kışta, ekonomik koşulara, polis baskılarına rağmen pes etmeyip direnişlerine devam ediyorlar. Annemiz yaşında ablalarımız çocuklarıyla birlikte azim ve kararlılıkla mücadelelerine devam ederken tüm işçilere de örnek oluyorlar. Maruz kaldıkları psikolojik hatta yer yer fiziksel şiddeti bile anlatırken insan onların direngenliğini derinden hissediyor.

Sohbet ilerledikçe kadınların ne kadar kararlı olduklarını daha da derinden hissettik. Bir abla, karşı karşıya kaldıkları polis şiddetine karşı deneyim kazandıklarını şöyle anlatıyordu: “Polis bize ilk kez biber gazı sıktığı zaman gözlerimiz yaşarmıştı. İkincisine artık deneyim kazanmıştık, cebimizde limon vardı.” Direnişçi işçiler sadece kendileri için değil gelecek işçi kuşakları, çocukları için de direniyorlar. “Ben emekli oldum ama bu mücadele kazanımla sonuçlanmalı ki bizden sonra gelecek olan çocuklarımız bizim yaşadıklarımızı yaşamasınlar.” Bir başka işçi ise “bizim haklarımızı bilmemiz gerekiyor, yoksa kaybeden biz oluruz” diyordu.

15 yıldır asgari ücrete çalışan işçiler, “gözümüzü korkutamazlar, onlar bize baskı kurdukça biz daha da çok direniyoruz” diyorlardı. “Kaybedecek neyimiz var ki?” diyorlardı. Orda kızıyla birlikte çalışan, oğluyla birlikte çalışan, kardeş olan, eş olan işçiler de vardı. Bir kadın işçi polis müdahalesi sırasında oğlunun o anda baygınlık geçirdiğini ve hissettiklerini, öfkesini “sözün bitiği yerdi” diye anlatıyordu. Direniş çadırının karşısındaki Çatalca Adalet Sarayı’nı gösteren direnişçiler, “adaletsiz saray” diye nitelendiriyorlar. Çünkü bu düzende işçi ve emekçiler için adalet yok, hak yok, hukuk yok. Devlet de, onun emrindeki polis gücü de patronların hizmetinde. Polonez direnişi belki de en çok bu gerçekliği gözler önüne serdi.

İşçiler, emekçiler olarak birlik olmaktan başka seçeneğimiz yok. Bizi aşağılayan, hor gören, asgari ücrete mahkûm eden ücretli kölelik koşullarına karşı ancak örgütlü mücadeleyle karşı durabiliriz. 25 yaşında genç bir işçi arkadaşımızın da dediği gibi “mücadele olmadan bir şey olmuyor.”

Yaşasın İşçilerin Birliği!

Birleşen, Kardeşleşen, Mücadele Eden İşçiler Yenilmezler!

İnsan-İşçi Olarak Değer Görmek İstiyoruz!

Her Şeyi Paraya Bağlamak ya da Paranın Anlamı!

İlgili yazılar