Fransa’da Neler Oluyor?

Fransa’da Neler Oluyor?
Fransa tarihinin en yüksek katılımlı (%86) seçimi olan 22 Nisandaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu, Halk Hareket Birliği (UMP) adayı Nicolas Sarkozy kazandı. Halihazırda İçişleri Bakanı olan Sarkozy toplam oyların %31’ini alırken, Sosyalist Parti adayı Ségolene Royal 25,8’ini, Fransa Demokrasi Birliği lideri François Bayrou 18,6’sını ve ikinci tura kalması beklenen Ulusal Cephe lideri faşist Le Pen ise 10,5’ini aldı. Buna karşın komünist ve diğer sol adaylar geçmiş dönemki oylarını koruyamadılar. 2002’deki seçimlerde toplamda %11 civarında oy alan Troçkist...

AB’nin 50. Yılı Üzerine

AB’nin 50. Yılı Üzerine
Hayaller çökerken Avrupa’nın burjuva liderleri geçtiğimiz Mart ayında Avrupa Birliği’nin 50. yılını debdebeli bir gösteriyle kutladılar. Şampanyalar patlatıldı, özgürlük, demokrasi ve barış üzerine nutuklar atıldı. Buna mukabil burjuva liderler yüzlerine yerleştirdikleri sahte mutluluğa, gülücüklere ve aşırı nezakete rağmen bastıramadıkları bir kaygı içindeydiler. Zira çizilen tablo ile verili gerçeklik tümüyle farklı. Birliğin geleceğinin belirsiz olduğu çoktandır apaçık ortaya çıkmış bulunuyor. Avrupa’nın büyük sermaye çevrelerinin arzusu AB’nin ekonomik ve siyasal bir birliğe kavuşturulması ve Amerikan emperyalizmi gibi...

8 Saatlik İşgünü Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Doğuşu

8 Saatlik İşgünü Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Doğuşu
İşçi sınıfı, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı ağır koşullar altında karşılıyor. Burjuvazi­nin saldırıları öylesine bir boyut kazandı ki, işçi sınıfı büyük bedeller ödeyerek elde ettiği tarihsel kazanımlarının çoğunu yitirmekle kalmadı, 1800’lü yılların çalışma ve yaşam koşullarına adeta geri döndü. Bunun en doğrudan, en çıplak hali iş saatlerinin alabildiğine uzatılması, ücretlerin düşürülmesi ve yaşam koşullarının kötüleşmesidir.

Proleter Devrimin Şafağı: Paris Komünü

Proleter Devrimin Şafağı: Paris Komünü
Engels’in ifadesiyle o bir proletarya diktatörlüğüydü. Komün ortaya koyduğu eserle dünya işçi hareketine damgasını bastı. Marx’ın da vurguladığı gibi, Komünün en büyük önemi onun varlığı ve etkinliğiydi. Komünün varlığında somutlanan devrimci ilkeler bugün de, neredeyse tüm yönleriyle önemini koruyor.

Beynelmilel: Baharı Karşılamak

Beynelmilel: Baharı Karşılamak
1980 öncesinde işçi sınıfının yükselen devrimci mücadelesi öylesine bir etki yaratmıştı ki, ne roman ne şiir ne tiyatro ne de sinema bu etkinin dışında kalabilmişti. Sanat ve edebiyata can veren de, onun içeriğini belirleyen de, yükselen devrimci mücadeleydi. Lakin 12 Eylül 1980 faşizmiyle birlikte örgütlü işçi sınıfı ağır bir darbe yedi ve sınıf hareketi geri çekildi. İşçi sınıfının devrimci balyozunun basıncı altında sol bir kabuğa bürünmüş Türkiye entelijensiyası da, devrimci basıncın etkisinden kurtulunca tez zamanda...

Uluslararası Siyasetin Eğilimleri ve İşçi Sınıfı

Uluslararası Siyasetin Eğilimleri ve İşçi Sınıfı
Anaforun nesnel zemini ABD’nin işlerinin Afganistan’da ve Irak’ta istediği gibi gitmemesi; savaşın yürütülme biçimine ve izlenen taktiklere dair Amerikan burjuvazisi içinde bir “çatlağın” oluşması ve Rumsfeld’in istifa etmesi; ABD’nin Irak’taki durumunu tespit etmek üzere oluşturulan Irak Çalışma Grubu’nun yayınladığı rapordan sonra çekilme tartışmalarının yaşanması, dünya sosyalist hareketinin büyük bir kesimince Amerikan emperyalizminin yenilgisi biçiminde yorumlandı. Beri yandan Kongre seçimlerini az farkla da olsa Demokratların kazanması ve Cumhuriyetçilerin kaybetmesi de Bush ve şürekâsının yenilgisi olarak telakki...

Bağlantısızlar Hareketi ve Anti-Emperyalizm

Bağlantısızlar Hareketi ve Anti-Emperyalizm
Geçtiğimiz Eylül ayında Küba'nın Başkenti Havana'da Bağlantısızlar Hareketi zirvesi toplandı. 118 devletin katıldığı bu toplantı dünya ölçeğinde bir hayli de yankı buldu. SSCB'nin tarih sahnesini terk etmesi ve ABD emperyalizminin dünyada tek hegemon güç olarak kalmasıyla birlikte fiilen dağılmış bulunan Bağlantısızlar Hareketinin yıllar sonra toplanması, Chavez ve Ahmedinecad gibi liderlerin 'anti-emperyalizm' pozlarıyla zirvede boy göstermesi, sol çevrelerde de heyecana neden oldu. Zirve vesilesiyle iki konu tartışılmaya başlandı. Birincisi, ABD emperyalizmine karşı yeni bir güç odağı...

Ekim 1917: Dünyayı Sarsan Kızıl Fırtına

Ekim 1917: Dünyayı Sarsan Kızıl Fırtına
“Devrimciler öldü, yaşasın devrim!” SSCB’nin tarih sahnesini terk etmesiyle birlikte burjuvazi, işçi hareketi saflarında yaşanan kargaşadan yararlanmak ve bilimsel sosyalizme karalar çalmak üzere pervasız bir şekilde harekete geçti. Burjuva ideologları hep bir ağızdan “komünizm öldü” türküsü çığırıyorlardı. Bu yalancılar şürekasına göre, “sınıf mücadelesi bitmiş” ve “tarihin sonu gelmişti”! Adeta Olimpos’a kurulmuş Tanrılar gibi, her şeye muktedirdi onlar; sosyalizme ölüm cezası verirken, kapitalizme ebedi yaşam iksiri içiriyorlardı. Onlara göre sosyalizm baskıcı ve totaliter bir rejimdi, eşitliği...

Beyaz Petrograd’ın Üzerine Kızıl Yıldız Düşüyor (Şiir)

Beyaz Petrograd’ın Üzerine Kızıl Yıldız Düşüyor (Şiir)
Dingin dingin kar yağıyor Petrograd sokakları kar Yer beyaz, gök beyaz Her yan, her taraf kar Beyaz Petrograd’ın üzerine kızıl yıldız düşüyor Bu gece soğuk işlemiyor insanın içine Rüzgâr soğuğu da alıp gitmiş Petrograd’dan Petrograd’da burjuvalar Petrograd’da soylular         kontlar, kontesler                hanımlar ve beyler gece ziyafetinden dönüyorlar Konteslerin ağır siyah kürkleri karları süpürüyor Kızıl Müfrezeden işçi İvan: Bekleyin diyor         az daha bekleyin! Yürüyün yumuşak karlarda                ve azarlayın uşaklarınızı… Kontum, kontesim, hey görgüsüz...

Gladkov’un Çimentosu: Yalnız Kalan Devrimin Çelişkileri

Gladkov’un Çimentosu: Yalnız Kalan Devrimin Çelişkileri
Umudun serüveni 1917 Ekim Devrimiyle tarihte ilk kez, ezilen, dışlanan, itilen, hor görülen, baldırı çıplaklar denilerek aşağılanan sınıflar, kendilerini bu konuma düşüren sömürü sistemini, kapitalizmi alaşağı ettiler. Yıktılar onu! Tarihte ilk kez ezilenler, giriştikleri büyük ölçekli bir kavgadan muzaffer çıktılar! Spartaküs’ün ve yoldaşlarının yüreğinde bir kıvılcıma dönüşen, onları yakıp kavuran yeni bir toplum ideali, asırlar sonra 1917 Ekim Devrimiyle bir gerçekliğe dönüşme şansı buldu. Spartaküs’ün ve yoldaşlarının kavgaları, zalimlere karşı verdikleri insanüstü mücadele, yüreklerimizde daima...

Hamas ve Hizbullah Anti-Emperyalist mi?

Hamas ve Hizbullah Anti-Emperyalist mi?
Anti-emperyalizmi şu ya da bu emperyalist ülkeye yahut o ülkenin politikalarına karşı çıkmak olarak kavrayan dünya sosyalist hareketinin bir bölümü, Irak’ta ve Afganistan’da ABD karşıtlığı üzerinden yükselen direnişi tez zamanda anti-emperyalizm ilan etmişti. Öyle gözüküyor ki, solun anti-emperyalist olarak değerlendirdiklerinin sayısı artmaktadır. Nitekim Hamas, Hizbullah ve genel olarak İslamcı güçler de anti-emperyalist ilan edildiler ve selamlandılar. Onlara göre emperyalizm karşıtı cephe genişliyor ve “ezilen halkların anti-emperyalist cephesi”(!) mümkün hale geliyor. Oysa Hizbullah, Hamas ve genel...

Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar-3

Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar-3
3. Bölüm Chavez ve diğer popülist liderler nasıl bir zeminde yükseliyor? Daha önce “kurtarıcı” ve “Mesihçi” geleneğin Latin Amerika’da yeni görünümlere bürünerek, kendine yeni temsilciler bulmaya ve caudillolar yaratmaya devam ettiğinden söz etmiştik. Şimdi de dönüp bunun günümüz şartlarındaki bir görünümü sayılabilecek olan Chavez’in ve diğer popülist solcu liderlerin nasıl bir çelişkiler zemininde yükseldiklerine bakalım. Aç, eğitimsiz, işsiz, her türlü sosyal güvenceden yoksun milyonlarca insan, Latin Amerika’da yaşam mücadelesi veriyor. Ve bu milyonlarca insan, büyük ölçüde kentlerin...

Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar-2

Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar-2
2.bölüm Ulusal birlik ve toprak sorunu Latin Amerika’nın son iki asırlık tarihi, birbirini izleyen sayısız askeri darbeler tarafından belirlenmiştir; sadece Bolivya’da, bağımsızlığını kazandığı 1825’ten bugüne dek tam 190 askeri darbe yaşanmıştır. 20 Latin Amerika ülkesinin 13’ü, 1954’te askeri diktatörlükler tarafından yönetilmekteydi. Sadece Şili’de bir yıl içinde dört darbenin gerçekleşmiş olması kıtanın ne denli çalkantılı ve gelgitli siyasi bir konuma sahip olduğunun göstergesidir. 1960’lar ve 1970’ler boyunca onlarca askeri darbe birbirini izlemiş, milliyetçi-solcu olsun veyahut olmasın,...

Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar-1

Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar-1
1.bölüm Kimin “devrimi”? Dünya sosyalist basını şöyle bir incelendiğinde görülecektir ki büyük bir çoğunluğu Latin Amerika’da “devrim”den ve “21.yüzyılın sosyalizmi”nden söz etmektedir. Özellikle Venezuela üzerine kitaplar yayınlanıyor, dergiler Latin Amerika’yı dosya konusu yapıyor, edebiyat dergileri “devrimin” kültürel dönüşümlerinden söz ediyor, “devrimi” anlamak üzere kıtaya geziler düzenleniyor ve konferanslar veriliyor. Kısacası dünya sosyalist hareketinin büyük çoğunluğu ortada bir proleter devrim ve bir işçi iktidarı olmamasına karşın kendini “devrim”e kaptırmış bulunuyor! Latin Amerika’da devrimci bir yükseliş yaşandığı...

Olağanüstü Rejimlerin Temelleri Döşeniyor

Olağanüstü Rejimlerin Temelleri Döşeniyor
Burjuva parlamentoları, “anti-terör” yasaları olarak adlandırılan anti-demokratik, militarist ve polis devleti uygulamalarını içeren gerici düzenlemeleri peş peşe onaylamaya devam ediyorlar. Başta Amerika ve Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde bu gerici ve faşizan yasalar burjuva meclislerinde ya onaylanmış bulunuyor ya da onaylanmayı bekliyor. Adeta burjuvazinin uluslararası olağanüstü hal bildirgesine dönüşen ve hemen her ülkenin aynen kopya ettiği son dönemdeki faşizan “anti-terör” yasalarının kaynağını İngiltere oluşturuyor. 1998’de, “Teröre Karşı Yasama: Bir Danışma Dosyası” başlığıyla gündeme...