Ormanlar Yanıyor, Doğa Talan Ediliyor!
Kocaeli/Gebze'den bir kadın metal işçisi, 28 Temmuz 2025

Her yaz olduğu gibi, bu yaz da ülkenin dört bir tarafına ateş düşmüş durumda. Pek çok il ve ilçe alevlerin tehdidi altında. Ama bu yıl orman yangınları çok daha şiddetli. 2021’de de ülkenin Ege ve güney kısmı boydan boya yanmış, devasa ormanlar kül olmuştu. Tablo o zaman da çok ağırdı ama doğaya ve insana düşman bir iktidar ve düzende, beterin de beteri varmış.

Haftalardır bütün ormanlık alanlar yanıyor. İster kasıtlı isterse doğal yollarla çıksın, bu yangınlar öngörülebilir yangınlardır. En azından önceki senelerden ders çıkarmak mümkündü. Ancak tümüyle yağmaya odaklanmış, madencilik yasasıyla doğanın canına ot tıkayan, tek derdi sermaye sınıfını daha da zengin etmek olan iktidar, ormanları görmüyor.

Yıllar içerisinde oluşan ağaçlar, bitkiler, bitki örtüsü ve en kötüsü de içindeki canlılar yanıyor; tüm canlılar can çekişerek ölüyor yangınlarda. Çevredeki insanlar o hayvanların seslerini, yani yardım çığlıklarını duyuyorlar. Yerleşim yerlerinde çıkan yangınlarda insanların geçim kaynağı olan, bin bir emek verilmiş ekinleri, tarlaları, zeytinlikleri, bostanları kül oluyor. Aynı zamanda onlarca köyden insanlar yerlerinden uzaklaşmak zorunda kalıyor.

Bu düzen biz işçiler için sömürü, çile ve ölüm demek. Şimdiye kadar orman yangınlarında 5 orman işçisi ve 5 AKUT görevlisi yaşamını kaybetti. Tüm dertleri yangını söndürmekti; doğanın zarar görmesini, canlılarıyla birlikte ormanların yok olmasını engellemek istiyorlardı. Hayatlarını kaybettiler. Bunun adı cinayettir, iş cinayeti! İktidarın politikalarının yıkıcı bedelini yine işçiler ödedi. Lanet olsun, insan düşününce öfkeden duramıyor.

Yangınların temelde birçok nedeni var. Ekolojik kriz yüzünden küresel ölçekte iklim değişiyor. Hava ısınıyor, yangınlara zemin hazırlıyor. Ama bu zaten biliniyor ve bunlara karşı önlem alınması lazım. “Önlem alınmalı” lafını duyan iktidar hemen saldırıya geçiyor. Ne düşmanlığımız kalıyor, ne vatan hainliğimiz. Çünkü onların tercihi ormanı korumak değil, daha fazla zengin olmak. Bu yüzden de orman yangınlarına sebep olan elektrik hatlarını tamir etmeyi, yenilemeyi istemiyorlar. En basiti, uzmanlar İzmir’de günlerce süren orman yangınının elektrik hatlarından çıkan kıvılcımla başladığını ortaya koydular. Zaten video görüntüleri de var. Ama Gediz Elektrik Dağıtım Şirketi bunu kabul etmiyor. Ormanlar yanmış kül olmuş, umurlarında değil; yeter ki kârları azalmasın, yeter ki daha fazla zenginleşsinler, lüks ve ihtişam içinde yaşasınlar!

İktidar, destekçileri ve patronlar, milliyetçi duyguları kışkırtmak için “havasına, suyuna, taşına, toprağına” diye başlıyorlar söze. Bol keseden nutuk çekiyorlar ama orman, doğa, hava ve su umurlarında değil. Birçok orman yangını bilinçli olarak çıkartılıyor. Bunu zaten herkes biliyor. Patronlar, müteahhitler, maden şirketleri sahip olmak istedikleri orman arazisine yangın sonrasında el koyuyorlar, kılıfına uydurup. Yangını çıkartanlar ise daha sonra serbest bırakılıyor. Zaten yangından dolayı patronları değil de onların maşalarını tutuklamanın bir anlamı da yok.

Asıl mesele, gerekli önlemlerin alınmaması; doğanın, canlıların ve insanın umursanmaması. Ormanlardaki gözetleme kuleleri çok az. “Zaten yaz sezonu kısa” denerek, “maliyet” denerek orman çalışanlarının sayısı az tutuluyor. Gerekli itfaiye araçları, ekipmanlar, uçak ve helikopterler hazır ve yeterli değil. Bunu 2021’de acı bir şekilde görmüştük. Devlet, gerekli sayıda yangın uçağı ve helikopteri alıp hazırda bekletmek yerine, “yangın olursa kiralık uçakları kullanırız” politikası izliyor. Mayısla Ekim arasında kullanılmak üzere uçak kiralama ihalesine çıkılıyor. Çünkü bu kiralama işini yandaş şirketlere yaptırıyorlar ve devlet kaynaklarını onlara aktarıyorlar. Ancak kiralanan uçakların sayısı da yeterli değil.

Durum bu olunca, her orman yangınında halk yardıma koşuyor; kovalarla, damacanalarla su taşıyarak yangını söndürmeye çalışıyor. Ama bu yetmiyor ve işçiler yanarak ölüyor. İnsanlarımız ölüyor, ormanlar yanıyor, canlılar yok oluyor ama iktidar, bakanlar hiç istiflerini bozmadan koltuklarında oturmaya, pişkince açıklama yapmaya, sabah yürüyüşüne çıkıp video çekip yayınlamaya devam ediyorlar. Peki, yetim kalan çocukların, eşi ölen kadınların ve annelerin yüreğine kim su serpecek?

Yangınlar bir doğal afet değil; çünkü yangınların çok az kısmı doğanın işleyişinden kaynaklanıyor. Böyle olsa bile, önlem alması gereken iktidardır. Adına kapitalizm denen sömürü düzeni ve doğayı yağmaya odaklanmış AKP-MHP iktidarı hepimizi uçuruma sürüklüyor. Buna “dur” diyecek olan biziz: İşçiler, kadınlar, gençler! Ormana ve içindeki canlılara sahip çıkmak, insana sahip çıkmaktır. Doğa yoksa insan da yoktur; altımızdaki toprağın çekilmesine izin vermeyelim!

Orman Yangınları Rejimin İflasının Göstergesidir

Ekolojik Kriz Kapitalizmin Krizidir

İlgili yazılar

Okur Mektupları, 21 Kasım 2024
Okur Mektupları, 16 Temmuz 2025