Okullar Başladı, Ceplerde Yangın Var!
İstanbul’dan bir grup anne, 16 Eylül 2024

Eylül ayına girmemizle birlikte hem mevsimsel hem ekonomik hava değişmeye başladı. Mevsimin değişmesi bir doğa olayı, suç mevsimin değil bizi yakan esas mesele hayat pahalılığı. Daha şimdiden biz emekçi aileleri çetin bir kışın beklediğini iliklerimize kadar hissetmeye başladık. İlkokula başlayan çocuklarımızın ihtiyaçları daha okul başlamadan listeler halinde elimize tutuşturuldu.

Okul kıyafetleri, çantası, beslenmesi ayrı bir dert… Bir de üzerine defteri, kitabı cabası… Normalde MEB kitap veriyor ama bu kitapları öğretmenler yeterli bulmadığı için ek çalışma kitapları almamızı istiyorlar. Bu ek çalışma kitapları normalin neredeyse iki katı masraf çıkartıyor. Üstelik bizim çocuklarımız daha yeni ilkokul birinci sınıfa başlıyor. Çocukların okula ulaşımı da ayrı bir sorun. Çalışan anneler olduğumuz için çocuklarımızı okula bırakamıyoruz, kimimiz servise vermek zorunda kalıyor, kimimiz bir yakınımızdan çocuğu okula bırakmasını istiyoruz. Servis ücretleri çok pahalı olduğundan dolayı çoğu aile de olduğu gibi biz de kışın soğukta yazın sıcakta çocuklarımızı yürütmek zorunda kalıyoruz. Kışın okula giderken yedek kıyafet alıyoruz yanımıza yağmurdan ıslanınca değiştiriyoruz mecburen, ama okula gidene kadar çocuklarımız o soğuğu ve yağmuru yiyor, sık sık hastalanıyorlar.

Ayrıca yeterli ve sağlıklı beslenemediği için çocuklarımızın hastalıkları uzun sürüyor. Sınıfta bir çocuk hastalanıyor sonra diğeri, salgın gibi yayılıyor, çünkü genel bir beslenme yetersizliği var. Bu durumu çeşitli araştırmalar da doğruluyor. Örneğin PISA 2022 raporunda öğrencilere sorulan, “geçen 30 günde yiyecek alacak paranız olmadığı için kaç kere yemek yiyemediniz?” sorusuna karşılık en az 5 öğrenciden birinin haftada en az bir kere parası olmadığı için yemek yiyemediğini ortaya çıkmış. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 19,2 ile haftada en az bir kez yiyecek parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke oldu.[*] İBB’ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA)’nın yaptığı açıklamaya göre ise “Türkiye’de her 3 öğrenciden 1’i okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapmıyor. Öğrencilerin yüzde 60’ı haftada en az 1 gün kahvaltı yapmıyor ve yüzde 19,2’si parasızlık nedeniyle haftada en az bir gün aç kalıyor. Ayrıca, çocukların yüzde 2’si okuldan sonra hiç akşam yemeği yiyemiyor ve yüzde 1,9’u ekonomik sebeplerle her gün aç kalıyor.” Her çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesi için gerekli olan meyve, kuruyemiş, süt, et, yumurta, balık gibi temel gıdalara işçi aileleri ne kadar ulaşabiliyor? Tabi ki ulaşamıyor. Bu durum yukardaki verilere de yansıyor. Çocukların sağlıklı beslenememesi onların hem zihinsel, hem fiziksel sağlığını, gelişimini olumsuz etkiliyor.

Çocukların beslenme çantalarını hazırlamak daha ilk haftadan bizi kara kara düşündürüyor. Mesela öğretmen, beslenme çantasına hazır paket yiyecek koymayın, evinizde hazırlayın diyor. Doğru, haklı öğretmen, çocuklarımız sağlıklı beslenmeyi hak ediyor ama biz çalışan annelerin her gün kek, börek hazırlamak için vakti maalesef olmuyor, vaktimiz olmadığı gibi ekonomik olarak da zorluyor. Kara kara ertesi günü düşünüyoruz nasıl hazırlayacağız diye… Hem maddi hem manevi olarak çok zor durumda kalıyoruz. Oysa her okulda öğrencilere bir öğün yemek hakkı olmalı. Okula aç gidip aç gelen çocuklar var. İşçi ve emekçilerin, emek örgütlerinin kampanyalarıyla okullarda yemek hakkı gündeme gelmiş, ana sınıflarında bir dönem uygulamaya konulmak zorunda kalınmıştı. Ama depremi fırsat bilen iktidar, bütçe yetersizliği iddiasıyla sadece bir dönem ana sınıflarında uygulanabilen yemek hakkını derhal kaldırdı. Emekçi çocuklarına bütçe yok ama egemenlere, sermayedarlara bütçe çok. İktidardakiler lüks harcamalarına aralıksız devam ediyor, sermayedarların vergilerini siliyor, bizden aldıkları vergileri patronlara teşvik adı altında peşkeş çekiyorlar. Ama zerre kadar çocuklarımızı düşünmüyorlar, onlara bütçe ayırmıyorlar.

Biz anneler çoğu zaman işyerinde yemekte verilen meyve, tatlı, yoğurt türü gıdaları alıp çocuklarımıza götürüyoruz hiç olmazsa bir iki günü kurtarsın diye bakıyoruz. Çocuklarımızın kıyafet ihtiyaçlarını çoğumuz birbirimizden tedarik ediyoruz, çocuğu büyüyen küçük olana veriyor. Bu şekilde dayanışma içerisinde olmasak birbirimize yardımcı olmasak hayat bizler açısından daha da zor olacak. Tabi ki bizler dayanışma içinde bir şekilde kıt kanaat yaşayabiliriz ama bizler de çocuklarımızın daha iyi koşullarda beslenmesini, giyinmesini istiyoruz. Günleri “beslenmesine ne koyacağım, nasıl yetiştireceğim” kaygısı içerisinde geçirmek istemiyoruz. Bizim çocuklarımızın da nitelikli eğitim, sağlıklı yaşamak hakları. Ama bunun kendiliğinden olmayacağını ancak mücadele edersek olabileceğini biliyoruz, çocuklarımızın geleceği için elimizi daha fazla taşın altına koymalıyız.

Tüm Okullarda Ücretsiz ve Sağlıklı Yemek Verilsin!

[*] https://artigercek.com/guncel/bu-yil-beslenme-cantasi-iki-kat-pahaliya-doluyor-hacer-foggo-yetersiz-beslenmeye-316892h

İnsan-İşçi Olarak Değer Görmek İstiyoruz!

İlgili yazılar