Kemeri İşçiler Değil, Patronlar Sıksın!
İstanbul’dan bir grup kadın işçi-öğrenci, 11 Ağustos 2024

Kardeşler, emekçiler olarak her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Zaten işçiyiz, emekçiyiz ve bu yüzden de yoksuluz kapitalist düzende. Ama baskıcı ve zorba iktidar eliyle uygulanan politikalarla daha da yoksul hale geliyoruz. Hepimiz bunun ne olduğunu biliyoruz, yaşıyoruz. Hayat pahalılığından kaynaklı ücretlerimizin satın alma gücü sürekli eriyor. Ama TÜİK bu hayat pahalılığının yani enflasyonun düzeyini sürekli düşük gösteriyor. Bağımsız bir kuruluş olan ENAG’a göre enflasyon yüzde 100’ün üzerinde, TÜİK’e göre ise yüzde 60. Üstelik de bu enflasyonun düşmüş hali. Geçen ay daha yüksekti.

Tüm ürünlerin fiyatı artıp duruyor ama bizim ücretlerimiz sabit kalıyor. Asgari ücret hâlâ 17.002 lira. Patronların emrindeki rejim, asgari ücrete zam yapmadı. Milyonlarca insan asgari ücret alıyor. Bir kısmımız ise onun biraz üzerinde ücret alıyoruz. Bizlerin bir kısmı sendikalı bir kısmı ise sendikasız işyerlerinde çalışıyor. Aramızda, sonbaharda okulların açılmasıyla dünya kadar zorluklarla karşılaşacak öğrenciler de var. Sendikalı işyerlerinde çalışanlarımızın ücreti de çok yüksek değil, asgari ücretin biraz üzerinde. Asgari ücrete zam olmayınca, asgarin ücretten biraz farklı alanların da ücretleri yerinde sayıyor.  Bu durumda düne göre daha yoksul hale gelmemiz kaçınılmaz oluyor. Geçim sıkıntısı dediğimiz lanet şey belimizi büküyor. Ev kiralarının ne kadar olduğundan bahsetmeye gerek var mı? Yaz geldi ve yine çaktırmadan dayadılar doğalgaza zammı! Ne yapacağız kışın? Ailemizi nasıl geçindireceğiz, çocuklarımızı nasıl okutacağız? Bu yüzden de mesai kalma yarışına giriyoruz. Çalışmaktan bitip tükenmiş durumdayız. Oysa biz de kendimize zaman ayırmak istiyoruz, tatile gitmek istiyoruz, insan gibi hissetmek istiyoruz. Yok, olmuyor, olmuyor… Boğazımızda düğümleniyor öfke ve acı, ne zaman son bulacak bu kötü günler?

Biz ay sonunu getiremezken Mehmet Şişmek daha fazla kemer sıkın diyor. Kemerleri neden biz değil de patronlar sıkmıyor? Büyük patronlar neden kârlarının bir kısmından vazgeçmiyor? Maaşlarımız daha cebimize girmeden vergi kesiliyor ve devletin kasasına, oradan da teşvik ve benzeri yollarla patronların kasasına gidiyor. Daha geçen gün ortaya çıktı ki birçok büyük patron nerdeyse hiç vergi vermiyor. Bu hak mı? KDV, ÖTV ve türlü türlü yollarla nasıl soyulduğumuzu sayıp dökmek gerekmiyor.

Yaşamı üreten işçiler olarak horlanıp aşağılanıyoruz. Yoksulluk denen kuyunun içinden çıkamıyoruz. Biz böyle yaşamak istemiyoruz. Özgür olmak, uzun saatler çalışmamak, hayat pahalılığı altında ezilmemek istiyoruz. Ürettiğimiz bereketi paylaşabileceğimiz, insanca yaşayacağımız bir dünya istiyoruz. Bu dünyada her şey var ama varlık içinde yokluğu yaşıyoruz. Çünkü bu sistem bir avuç asalağı zengin ediyor. O zaman yan yana olmaktan, birlikte hareket etmekten, birbirimize sahip çıkmaktan, daha güzel günler için mücadele vermekten başka seçeneğimiz yok. Hadi bunu hep birlikte yapalım ve daha fazla çoğalalım, sesimiz gür çıksın!

 

İlgili yazılar