Kadın İşçiler Olarak Yeni Ekim Devrimleri İstiyoruz!
İstanbul’dan bir grup kadın metal işçisi, 13 Kasım 2024

Tüm emekçiler için zor olan hayat biz kadın işçiler için iki kat daha zor. Her gün sabahın erken saatinde çocuklarımızı kreşe, okula ya da bir yakınımıza bırakıp işe gidiyor, ağır koşullarda çalışıyoruz. Fabrikada tüm gün ağır, tempolu çalışmanın ardından bu kez evde maraton başlıyor. Çamaşır, bulaşık, temizlik, çocukların bakımı, ödevi derken bir bakmışız gecenin yarısı olmuş… Zamana karşı yarışır gibi bunca işi yaparken, oturup bir düşündüğümüzde kendimiz için bir şey yapamadığımızı fark ediyor, tükendiğimizi hissediyoruz. Tabi bu sorunlar biz işçi kadınlar için geçerli, patronlar sınıfının kadınlarının böyle sorunları olmuyor elbette. Mesela patron sınıfından bir kadının işe giderken çocuğuna kimin bakacağı, eve geldiğinde işleri nasıl yetiştireceği gibi derdi yok.

Bugün milyonlarca kadın işçi benzer telaş içerisinde ömrünü tüketiyor. Özellikle eşlerinden ayrılmış olan kadınlar tüm hayatın yükünü, çocuklarının sorumluluğunu tek başlarına omuzlamış oluyorlar. Çoğu çift ise çocuklarını bırakacakları yer olmadığı için farklı vardiyalarda çalışıp çocuklarına dönüşümlü bakıyorlar. Hâl böyle olunca, kutsal dedikleri aile hayatı paramparça oluyor, eşler birbirlerinin yüzlerini dahi zor görüyorlar. Oysa çalışma saatleri kısaltılsa, ücretsiz kreşler ya da çocuklar için bakım evleri olmuş olsa bu yaşanan sorunlar da kolaylıkla çözülebilir ve çocuklarımız güvenli ortamda sağlıklı bir şekilde yetişirler. Çalışma saatleri daha kısa olsa, mesela insani koşullarda çalışsak çocuklarımızla daha fazla ve kaliteli vakit geçirebiliriz. Bizler de işçi kadınlar olarak kendimize zaman ayırabilmeyi, kendimiz için bir şeyleri var etmeyi istiyoruz. Ama maalesef her şeyin kâra dayalı olduğu bu kapitalist düzende ay sonunu getirebilmek, tabir yerindeyse günü kurtarmak için canımız çıkarcasına çalışıyoruz.

Yıllar önce işçi sınıfının mücadelesiyle kazanılmış haklarımız her geçen gün geriye gidiyor. Aslında çalışma koşullarını iyileştirmek, çalışma saatlerini düşürmek hiç de imkânsız değil. 1917’de Rusya’da iktidarı ele alan işçi sınıfının hayata geçirdiği uygulamalar bunun somut örneğidir: İş saatleri 8 saate düşürülmüş, kadınlar için gece vardiyası kaldırılmış, eşit işe eşit ücret uygulanmış ve kadınlarla erkekler arasındaki ayrımcılık yaratan yasalar tümüyle ortadan kaldırılmıştı. Ayrıca oluşturulan ortak yemekhaneler, çamaşırhaneler, kreşler sayesinde kadının evdeki iş yükü hafifletilmiş ve toplumsal yaşama katılımının önü açılmıştı. Okuma-yazma kampanyalarıyla ve 7 yıllık zorunlu eğitimle, okur-yazarlık sorunu çözülmüştü. Köylü nüfusun yoğun olduğu Rusya gibi geri bir ülkede kadınlara sağlanan bu haklar sonrasında işçi kadınlar, “Ancak Ekim Devrimi’nden sonra biz işçi kadınlar güneşi gördük” demişti.

Ekim Devrimi tüm dünyada devrimci rüzgârlar estirmiş ve emekçilerin yeni bir dünya umudu ete kemiğe bürünmüştü. İşçi sınıfının büyüyen devrimci mücadelesi kapitalist sömürü düzenini tehdit ediyordu, emekçiler sömürüsüz ve savaşsız bir dünya kurmak istiyorlardı. Bu koşullarda, pek çok ülkede egemenler, Rusya’da gerçekleşen işçi devriminin yarattığı korkudan dolayı işçi sınıfına çeşitli hakları tanımak zorunda kaldılar. Ama işçi sınıfının mücadelesi geri çekilince, bu hakları elimizden aldılar, almaya da devam ediyorlar. Kapitalist sömürü düzeni insanlığa bu dünyada cehennemi yaşatıyor. Oysa bugün gelişmiş teknolojiyi kullanarak yukarıda sözünü ettiğimiz düzenlemeleri derhal hayata geçirebiliriz. O zaman bizler de gün yüzü görebiliriz. Ancak insanı hiçe sayan, her şeyin kâra odaklı olduğu kapitalizmin varlığı insanlığın ileriye adım atmasının önünde engeldir. Yaşamlarımızı cehenneme çeviren kapitalizmde zorluklar karşısında güçlü durmak, ayakta kalabilmek için işçi sınıfının sosyalizm mücadelesine katılmaktan ve Ekim Devriminin yolunda yürümekten başka seçeneğimiz yok!

Dünyayı Sarsan On Gün

Ekim Devrimi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemleri

İnsan-İşçi Olarak Değer Görmek İstiyoruz!

İlgili yazılar