Kapitalizm ekonomik, siyasal, toplumsal, çevresel sorunları getirip aynı noktada düğümlemiştir. Kapitalist sömürü düzeni insanlığa cehennemi yaşatıyor ve bu durum ilelebet süremez. Emperyalist sistemin hegemonya krizinin, bu krizi çözmek üzere silahların devreye sokulmasının bir ifadesi olan Üçüncü Dünya Savaşının nedeni kapitalizmin tarihsel sınırlarına gelerek tıkanmasıdır. (Tüm Sorunların Çözüm Yolu Devrimden Geçiyor!)
ABD-Batı emperyalizminin Ortadoğu’daki temsilcisi İsrail’in sınır tanımadan Filistin ve Lübnan halkını katletmesi, kentleri yok etmesi ve soykırım uygulaması, çürümüş kapitalizmin insanlığı nasıl bir karanlık tünele ittiğini gözler önüne seriyor.
Milyonları devasa kentlerde toplayan, doğadan uzaklaştıran, insanın insana yabancılaşmasını derinleştiren, gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan sağlıksız bir yaşama mahkûm eden bu sömürü düzenidir.
Küresel göç krizinden akıl sınırlarını zorlayan toplumsal eşitsizliğe, burjuva demokrasisinin alabildiğine kabuğa dönüşüp dünya genelinde otoriterleşmenin güçlenmesinden doğanın tahrip edilmesine kadar kapitalizmin insanlığın önüne yığdığı ve kangrene dönüştürdüğü devasa sorunlar, ancak işçi sınıfı devrimci kılıcını kullanırsa çözülebilir.
Kapitalizm tüm insanlığın kaderini tam anlamıyla ortaklaştırarak önüne iki seçenek koymuştur: Ya kapitalizm bir devrimle yıkılacak ve insanlığın kurtuluşunun önü açılacak ya da çürüyen kapitalizm insanlığı da çürüterek, sonu gelmez acılar yaşatarak dünyayı yok oluşa sürükleyecek. Yani ya devrim ya yok oluş!