Düş Yolcularını Unutmadık, Unutturmayacağız!
Gelecekbizim, 20 Temmuz 2024

20 Temmuz 2015… Türkiye tarihine kanlı, karanlık bir gün olarak geçti. Bundan 9 yıl önce 33 düş yolcusu, düşlerini gerçekleştiremeden yaşamdan kopartıldı. Çoğu SGDF’li yüzlerce sosyalist genç, yüreklerinde yarınlara dair barış umuduyla Türkiye’nin farklı kentlerinden bir araya gelmişlerdi. Suriye/Rojava’daki Kobanê halkının yaralarını sarmak amacıyla, ellerinde oyuncaklarıyla çocukları sevindirmek ve yaşam sevinçlerini büyütmek için çıkmışlardı yola. Yürüttükleri kampanyayla topladıkları kitapları, oyuncakları ve gıda maddelerini katil IŞİD’in saldırılarıyla harabeye dönen Kobanê’ye götüreceklerdi. Sınırın öte yanına yani Kobanê’ye geçmeye çok az kalmıştı ama önce sınırın bu tarafında, Suruç’ta Amara Kültür Merkezinin bahçesinde bir basın açıklaması gerçekleştireceklerdi. Basın açıklamasının henüz başında IŞİD katilleri üzerlerindeki bombaları patlattılar. Saniyeler içerisinde onlarca genç fidan hayatlarının baharında yaşamdan kopartıldı, yüzlercesi yaralandı.

Bu vahşi saldırının ardından siyasi iktidar temsilcileri, yarım ağız kınamalarla patlamanın sorumluluğunu üzerlerinden atmaya çalıştılar. IŞİD’e karşı tüm önlemlerin alındığını iddia eden iktidarın ilk yaptığı şey Suruç Katliamını protesto edenlere karşı “önlem” almaktı! Katliamı protesto edenler kolluk güçlerinin yasaklamalarına, azgınca şiddetine maruz kalırken, siyasi iktidarın katliamı kınaması sadece lafta kaldı. İstihbaratçısından jandarma ve polisine her düzeyde “güvenlik” gücünün cirit attığı Suriye’nin hemen sınırındaki Suruç’ta IŞİD katillerinin ellerini kollarını sallayarak patlayıcılarla gezip saldırı gerçekleştirmesi bir “güvenlik zafiyeti” olarak açıklanamaz! Tüm bulgular, belgeler, tanıklar ve katillerin ifadeleri de ortaya koyuyor ki siyasi iktidar, gerek Suruç gerekse 10 Ekim Ankara Garı katliamını engellemek için kılını dahi kıpırdatmadı.

Bilindiği üzere 7 Haziran 2015 seçimlerinden yenilgiyle çıkan ve hükümet kurma çoğunluğunu kaybeden AKP iktidarı, hak ve özgürlüklerden yana olanların ve Kürt halkının temsilcilerinin seçim başarısına tahammül edemeyerek ülkeyi kaotik bir sürece sürükledi. Ardından 1 Kasımda yeniden seçim yapıldı. AKP, 1 Kasım seçimlerinde çoğunluğu elde etmediği sürece kaotik sürecin devam edeceğini söyleyerek halkı tehdit etti. Bu kaotik günlerde hiçbir parti miting gerçekleştiremezken, AKP miting yapmaya devam etmiş ve bu mitinglerinde IŞİD eliyle yapılan katliamların sözü bile edilmemişti. O günlerde başbakan olan Ahmet Davutoğlu, 10 Ekim Gar Katliamı sonrasında utanmadan oylarının arttığını söylüyordu: “Şimdi, anketler geliyor… Şimdi Ankara’da ki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var.”

Kürt halkının Rojava’da elde ettiği kazanımlar, Suriye halklarının kanı üzerinden emperyalist emeller güden egemenlerin hesaplarını bozmuş ve rahatsız etmişti. Bu yüzden IŞİD Kürt ve Suriye halkını katlederken, onlar “Kobani ha düştü ha düşecek” diyerek el ovuşturuyorlardı. Suriye’deki diğer cihatçılar gibi IŞİD canileri de silahlandırılıp besleniyordu. Tek başına iktidar olamayan AKP/Erdoğan, MHP ve Ergenekoncu güçlerle bugünkü rejimin kurulmasıyla sonuçlanan bir ittifak yaparken, 2013’te başlatılan “çözüm süreci” de bitirildi. “Kürt sorunu yoktur” çizgisine dönen Erdoğan iktidarı, baskı ve şiddet politikalarında 90’lı yılları aratan olağanüstü bir dönemin önünü açtı. Suruç Katliamı bu dönüşün başlangıcı oldu.

İktidar, Suruç’la başlayan ve devam eden katliamlarla hem Kürt halkına hem de bu halka enternasyonal dayanışma elini uzatan sosyalistlere gözdağı vermiş oluyordu. Barış isteyenlerin, umut şarkıları söyleyenlerin sesini boğmak istiyordu. Ama tüm baskı ve zorbalığa rağmen sosyalistler, demokratlar, barış isteyenler, demokratik haklarına kavuşmak isteyen Kürt halkı barış ve kardeşlik mücadelesine devam ediyor. Suruç katliamının üzerinden 9 yıl geçti, acımız da öfkemiz de dinmedi, dinmeyecek! Faillerden ve onların önünü açan, katliamı engellemeyen egemenlerden ne yazık ki henüz hesap sorabilmiş değiliz. Ancak er ya da geç Suruç ve diğer katliamların hesabını soracak, düş yolcularının yarım kalan düşlerini gerçekleştireceğiz! Eşitlik, barış ve özgürlük bir gün tüm dünyada hüküm sürecek!

“Hiçbir düş yarım kalmayacak” diyenler ülkenin dört bir yanında anılıyor

Suruç’ta katledilen sosyalist gençler, katliamın dokuzuncu yıldönümünde de unutulmadı. Katliamın gerçekleştiği Amara Kültür Merkezi başta olmak üzere pek çok kentte çeşitli anma etkinlikleri düzenlendi. İstanbul, Urfa, Samsun, Didim, Adana, Antalya, Ankara, İzmir,  Eskişehir, Denizli, Dersim, Trabzon, Van, Hakkâri, Muş, Hatay, Ağrı, Cizre,  Bursa, Diyarbakır, Mardin, Elazığ, Ordu ve Rize’de mezar başlarında anmalar gerçekleştirildi.

Amara Kültür Merkezinde gerçekleştirilen basın açıklamasına DEM Parti milletvekilleri, ESP ve SGDF eş başkanları katılarak yaptıkları konuşmalarda katliamı bir kez daha protesto ettiler. Katliamın gerçekleştirildiği alana karanfiller bırakarak düş yolcularını andılar.

Suruç Aileleri İnisiyatifi, bu yıl da İstanbul Kadıköy’de bulunan Halitağa Caddesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Kalplerimiz Adalet İçin Atsın” pankartının açıldığı eylemde “Suruç İçin Adalet” dövizi ve katledilen 33 düş yolcusunun fotoğrafları taşındı.

Suruç Aileleri İnisiyatifi adına açıklamayı yapan Ezgi Gürbüz şöyle konuştu: “Bugün burada onların huzurunda bir kez daha söz veriyoruz. Düşlerini yarım bırakmayacağız. Aradan geçen 9 yılda onlar için yürüttüğümüz adalet mücadelesi bize güç verdi. Benken biz olduğumuz, onların yoldaşlarıyla çoğaldığımız 9 yıl. İsimlerini birer meşale gibi taşıyıp adalet mücadelesi yürütenleri gördükçe daha da onurlandık. Başta bu meydan olmak üzere mezar başlarında yaptığımız anmalarda, mahkeme salonlarında ve yaptığımız etkinliklerde bizi yalnız bırakmadılar. ‘Herkes İçin Adalet’ diyerek başlattığımız adalet mücadelesinde tanıştığımız, birlikte daha büyük bir aile olduğumuz dostlarımız, bugün bulundukları her yerde 33 düş yolcumuzu anıyorlar. Samsun’dan Hatay’a, İstanbul’dan Van’a kadar önce 33’lerin mezar başlarında buluşup daha sonra yaptıkları anma ve etkinlerde onların adlarını saydılar. Ülkenin değişik illerinde olsalar da yüreği burada bizimle birlikte atanları minnetle selamlıyoruz. Buradan, uğradığı adaletsizlikler için mücadele veren bütün adalet mücadelesi yürütenlere bir kez daha sesleniyoruz. 9 yılda birlikte büyüttüğümüz bu adalet mücadelesini daha yukarılara taşıyalım.”

İnsan Hakları Derneği (İHD) de katliamın yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar belirtildi: “Saldırıya katılmış olan kişilerin üçünün öldüğü iddiası, ikisinin de firari olduğu iddiası var. Tek tutuklu sanık olan Yakup Şahin bu davada 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı. Ancak maalesef ki bu saldırının arkasındaki planlayan güç azmettirici yapı ve gerçek tetikçiler hiçbir zaman ortaya çıkmadı. Bu dava maalesef ki insan hakları savunucuları açısından sonuçsuz kaldı. İnsan hakları savunucuları olarak katliamın 9. yılında, Suruç’ta yaşamını yitiren insanlarımızın acısını bir kez daha yaşıyor, aileleriyle paylaşıyoruz.”

İlgili yazılar