Şili ve Meksika’da Öğrenciler ve Öğretmenler Sokakta
Gülhan Dildar, 30 Haziran 2015

Aylardır Şili ve Meksika’da öğrenciler ve öğretmenler kitlesel eylemler gerçekleştiriyorlar. Öğrenciler parasız, nitelikli ve adil bir eğitim talep ederlerken, öğretmenler de bir taraftan öğrencilerin taleplerine destek veriyor, bir taraftan da çalışma koşullarının düzeltilmesi için mücadele ediyorlar.

Şili

Şili’de aylardır ayakta olan öğrenciler ve öğretmenler, eşit, parasız ve kaliteli eğitim, daha kısa çalışma saatleri ve daha yüksek ücret talep ediyorlar. Şilili öğrenciler, 2006’dan bu yana, faşist Pinochet diktatörlüğü döneminde hazırlanan ve o günden beri yürürlükte olan anayasanın değiştirilmesi için mücadele veriyorlar. Ülke çapında yüz binlerin bir araya geldiği gösterilerde, eğitimin özelleştirilmesi ve emekçi çocuklarının eğitim haklarının ellerinden alınması büyük bir öfkeyle protesto ediliyor.

Mayıs ayında Sosyalist Partili Şili devlet başkanı Michelle Bachelet, üniversitelerin 2016’dan itibaren geliri belli seviyenin altındaki ailelerin çocukları için ücretsiz olacağını açıkladı. Michelle Bachelet, gelecek yıldan itibaren yaklaşık 260 bin öğrenci için ücretsiz yüksekokul öğrenimi sözü verdi. Bachelet, Kongrede yaptığı konuşmada, 2016 yılında yoksul ailelerden gelen üniversite öğrencilerinin yüzde 60’ının, 2017 yılında yüzde 70’inin ve 2020’ye kadar da yüzde 100’ünün ücretsiz eğitimden yararlanmasının planlandığını açıkladı. Ancak yıllardır yukarda sıraladığımız talepler uğruna mücadele veren öğrenciler, hükümetin çeşitli kıstaslar koyarak ileri sürdüğü “parasız eğitim” uygulamasını yetersiz buldular ve protesto gösterilerine devam ettiler. Gösterilere müdahale eden polis, öğrencilere azgınca saldırdı ve eylemler sırasında en az 2 öğrenci katledildi, onlarcası gözaltına alındı. Ancak öğrencilerin üzerine ateş açmaktan sakınmayan polisin bu saldırılarına karşı yüz binler sokaklara çıkmaya devam etti. Öğrenciler, eğitim eşit ve parasız olana kadar eylemlere devam edeceklerini söylüyorlar.

Dünyada üniversite harçlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alan Şili’de üniversite düzeyindeki okulların neredeyse tamamı özelleştirilmiş durumda. Harçların yüksek olması emekçi çocuklarının üniversiteye devam etmelerinin önünde büyük bir engel oluşturuyor ve onlar için üniversite eğitimini neredeyse imkânsız hale getiriyor. Eğitimin bir pazar haline getirildiği Şili’de öğrenciler, özelleştirmeleri protesto ederken sınavların da parasız olmasını istiyorlar.

Faşist Pinochet ve onun ardından iktidara gelen tüm hükümetler, dünya çapında yürütülen neo-liberal saldırıları uyguladılar. Bu saldırıların başında eğitim ve sağlık hakkı geliyordu. Bu saldırılar 2006 yılından 2010 yılına kadar iktidarda olan ve geçen yıl tekrar iktidara gelen, babası Pinochet tarafından öldürülen bir generalin kızı olan Sosyalist Partili Michelle Bachelet döneminde de devam etti. Eğitimde ve sağlıkta gerçekleştirilen özelleştirmeler hız kesmedi. 2006’da, Bachelet iktidarı döneminde, 600 bin öğrenci, Pinochet darbesiyle gelen uygulamaların geri çekilmesi ve darbe anayasasının kaldırılması talebiyle sokaklara çıkmıştı.

Öğrenciler geçmişte olduğu gibi bugün de eğitim alanındaki karar verme süreçlerinin daha demokratik olmasını ve kendilerinin de bu süreçte söz sahibi olması taleplerini yükseltiyorlar.

Meksika

Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto, geçtiğimiz sene “eğitim reformu” adı altında yeni bir saldırı paketi açıklamıştı. Bu yeni yasa öğretmenlerin performanslarını ölçme bahanesiyle yeni sınavlar getiriyor, rekabeti arttırıyordu. Eğitim sisteminin kapitalistlerin çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlenmesini amaçlıyordu. Öğretmen sendikası CNTE başta olmak üzere geleceğin öğretmenleri ve emekçiler bu yasaya karşı eylemlere ve grevlere girişti. 26 Eylül 2014’te on binlerce öğrencinin, öğretmenin, işçi ve emekçinin katıldığı bir mitingin ardından Ayotzinapa Öğretmen Okulunda okuyan 43 öğrenci polis tarafından kaçırılmış ve uyuşturucu mafyasının da dahil olduğu bir operasyonla katledilmişti.

43 öğrencinin katledilmesinin ardından Meksika’da öğretmen ve öğrencilerin öncülük ettiği eylemlerin ardı arkası kesilmedi. Milletvekilleri, eyalet valileri ve belediye başkanlarını belirlemek üzere 7 Haziranda gerçekleştirilen seçimler öncesinde eğitim reformunu protesto eden öğretmenler, Uluslararası Santa Cruz Xoxocotlan Havaalanı’nı işgal ederek seçimleri boykot çağrısında bulundu. İşgal eylemi sırasında uçuşlar aksadı. Guerrero’da katledilen 43 öğrencinin ailesi de öğretmenlerle birlikte boykot çağrısı yaptı.

Öğretmenler, “eğitim reformu” adı altında gerçekleştirilmek istenen yasal değişiklikleri, doğrudan içişleri, eğitim ve maliye bakanlıklarıyla görüşmeyi talep ediyor. “Reform” yasasına ilave edilmek istenen maddeler arasında, öğretmenlerin bu yıldan itibaren zorunlu sınava tâbi tutulması da bulunuyor. Üç kez değerlendirme sınavını geçemeyen öğretmenlerin işlerine son verilmesi öngörülüyor. Burjuva hükümet, geçen yıl hayata geçiremediği “eğitim reformu”nu bu yıl hayata geçirmeyi planlıyor. Ancak başta Meksika çapında 100 bin civarında üyesi bulunan öğretmenler sendikası CNTE ve geleceğin öğretmeni olacak öğrencileri olmak üzere yüz binlerce emekçi, yolsuzluklara ve “eğitim reformu”na karşı seçimleri boykot ederek seslerini duyurmaya çalıştılar. Emekçiler “Bu seçim olmaz, 43 kişi eksiğiz” diyerek gösteriler düzenlediler ve seçimlerin iptalini talep ettiler.

Guerrero, Oaxaca ve Michoacan gibi kitlelerin daha yoğun olarak boykot çağrısına uyduğu eyaletler başta olmak üzere pek çok bölgede Ulusal Seçim Kurumu binaları, seçim büroları işgal edildi, oy pusulaları ve seçim sandıkları yakıldı. Bazı eyaletlerde hükümet binaları işgal edilip ateşe verildi. Karayollarında bulunan paralı geçiş kabinleri işgal edildi. Daha önceki yıllarda da seçimlere katılımın düşük olduğu Meksika’da en son 2012’de seçimlere katılım %63 iken, 7 Haziran seçimlerinde %48 civarında kaldı. Seçimlere katılımın olduğu kimi bölgelerde ise boş oy kullanma taktiği izlendi.

Burjuvazinin kâr hırsı yüzünden tüm dünyada işçi ve emekçiler üzerindeki baskılar arttırılıyor, iş saatleri uzatılıyor, ücretler düşüyor, sosyal haklar tırpanlanıyor, eğitim, sağlık gibi temel kamu harcamalarında kısıtlamalara gidiliyor. Kapitalist sistemin insanlıkdışı doğası, emekçilerin ve onların çocuklarının yaşamlarını çekilmez hale getiriyor. Ne Şili’de ne Meksika’da ne de dünyanın başka bir yerinde emekçilerin yaşam koşulları, eğitim hakkı, sağlık hakkı kapitalistlerin umurunda değildir.

Fakat bu sistemin mağduru olan işçilerin, emekçilerin, gençlerin öfkesi de her geçen gün artmakta, milyonlar sokaklara dökülerek tepkilerini dile getirmektedir. Burjuvazi, bu tepkinin örgütlü ve birleşik bir tepki haline gelerek kapitalist sömürü düzenine yöneltilmesinden ölesiye korkmakta ve bu yüzden de alabildiğine saldırganlaşmaktadır. Ama ne yaparsa yapsın, bu kanlı sömürü düzeni kaçınılmaz kaderiyle eninde sonunda yüz yüze gelecektir.

İlgili yazılar