Irkçılık Bu Kez Kliplerle Yükseltiliyor
Gülhan Dildar, 4 Mayıs 2016

Irkçı, milliyetçi söylemlerin öylesine yaygınlaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz ki, klipler dahi devreye sokulup “Türkçülük” ideolojisi toplumun beyinlerine kazınmak isteniyor. Aylardır abluka altında olan Sur’da çekilen “Yalnızım Atam” klibi, egemenlerin devreye soktuğu son çalışma. Onlarca Kürt gencinin katledildiği, evlerin harabeye çevrildiği Sur sokaklarında, yüzü maskeli, eli silahlı bir şahıs, elini kolunu sallayarak ırkçılık ve nefret kusan bir “şarkı”yı seslendiriyor ve klip çekimi yapılıyor. Üstelik görüntüler kimi zaman drone kamera çekimleriyle hazırlanmış. Ama her ne hikmetse devlet yetkilileri, çekimlerden haberlerinin olmadığını, kendilerinden herhangi bir izin alınmadığını ileri sürüyorlar!

Klip Kürt, Ermeni ve Yahudi düşmanlığı temelinde tam anlamıyla ırkçı bir içeriğe sahip. Harabeye çevrilmiş Sur’daki evlerden birinde telsiz anonsuyla başlıyor klip. “Elinize kolunuza sağlık.. Allah için vurun, peygamber için vurun, şehitlerimiz için vurun” anonsunun ardından, yüzü maskeli şahıs, “kuş uçurtulmayan” Sur sokaklarında gezintiye çıkmış gibi dolaşıyor. Büyük yıkımın gerçekleştiği ve insanların girişine izin verilmediği mahallelerin görüntüleri gururla sunuluyor, adeta buraları biz bu hale getirdik deniyor! Irkçı klip, hem Ermenilere, hem Kürtlere hakaretlerle dolu. Ermeni soykırımı üzerinden yüz yıl geçmiş olsa da zihniyet aynı şekilde korunuyor. “Ermeni” kelimesi yine bir hakaret sözcüğü olarak kullanılıyor, yine yok etmekten bahsediliyor (bu kez hedefte Kürtler var). “Herkes Ermeni, hepsi kalpazan” olarak nitelenen Kürtler inkâr ediliyor, “ya sev ya terk et” nidaları yükseltiliyor. Klipteki eli silahlı şahsa sorsan “Çözüm çok basit. Eğer değişmezse kafalara sık lan!”…

Bu rezil klipten çok da bahsetmeye gerek yok aslında. On yıllardır tekçi zihniyete, kendinden olmayanın inkâr ve imhasına dayalı devlet politikasının belki de küçük bir parçasıdır bu klip. Ancak bugün tüm bu hayâsız girişimler, Türkiye halkları arasında derin yaralara sebep olabilecek niteliktedir. “Haberimiz yok” söylemleriyle olayı geçiştirmeye çalışan devlet kurumları, klibin yayından kaldırılması gibi bir zahmette dahi bulunmuyor. HDP milletvekillerinin konuyu Meclis gündemine taşıması ve suç duyurusunda bulunmaları üzerine Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünden “soruşturma başlatılmıştır” açıklaması geldi, o kadar. Bildik bir devlet klasiği!

HDP Diyarbakır Milletvekilleri Feleknas Uca ve Ziya Pir, ırkçı ve nefret söylemli kliple ilgili Efkan Ala’nın yanıtlaması üzerine iki ayrı soru önergesi verdiler. Feleknas Uca, önergesinde şöyle diyor:

“Bu şahıs, üç ayı aşkın bir süredir Sur’da ölen çocuklarının cenazesini alamayan ailelerin dahi girmesinin yasaklandığı mahallelerde yüzünde maske, ellerinde silah, tamamen yıkılmış Sur’un sokaklarında dolaşarak ırkçı sözlerin yer aldığı bir şarkı söylemektedir. Söz konusu klibin Sur’da çekilip yayınlanması başta Sur’da yakınlarını kaybeden ve cenazelerini alamayan aileler olmak üzere, aylardır Sur’daki evlerini görmeyen Diyarbakır halkının incinmesine ve tedirgin olmasına sebep olmuştur. Ayrıca futbolda yaşanan ırkçı saldırılardan sonra söz konusu ırkçı klip kamuoyunu dehşete düşürmüştür.”

Uca ve Pir, şu soruları sormaktadırlar:

* Yüzü maskeli, ellerinde silah Sur’da dolaşarak baştan sona ırkçı sözlerin yer aldığı söz konusu klibin Sur’da çekilip yayınlanması bilginiz dâhilinde midir?

* Youtube’tan SAT5 – “Yalnızım Atam” (Sur Şehitleri Anısına) ismi ile çekilen ve Youtube’da yayınlanan klipte yüzü maskeli, ellerinde silah ırkçı sözlerin yer aldığı şarkıyı söyleyen şahsın kim olduğu hakkında bir bilginiz var mıdır?

* Üç ayı aşkın bir süredir Sur’da çocuklarını yitiren ailelerin dahi 147 gündür yasaklı mahallelere girip çocuklarının cenazelerini alamadığı ortada iken, Sur’da klip çeken söz konusu kişi buraya nasıl girmiştir? Söz konusu kişinin Sur’a girmesine kim izin vermiştir? Bu kişinin Sur’un yasaklı mahallelerine girmesinin yasal gerekçesi nedir?

* Söz konusu yasadışı uygulama hakkında herhangi bir yasal işlem başlatmayı düşünüyor musunuz?

* Milletvekillerinin bile girmesine izin verilmeyen Diyarbakır Sur ilçesindeki Hasırlı ve Dabanoğlu mahallelerinde “yalnızım atam” adlı nefret söylemi içeren şarkıya klip çekilmesi için gerekli izni hangi makam vermiştir?

* İlgili şarkıya klip çekilmesine izin verip, nefret söylemi barındıran içeriğini onaylayan ilgili makamlar söz konusu izni hangi gerekçeyle vermiştir?

* Drone kameranın da kullanıldığı, Sur’daki sokak araları, çatışmalarda ağır hasar alan Kurşunlu Camii ve Kiliselerde çekildiği anlaşılan klip hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır?

* İlgililer hakkında yasal işlem yapılmamış ise nedeni nedir?

Doğrusu hükümetin bu sorulara ne cevap vereceği ya da cevap verip vermeyeceğinden bağımsız olarak Kürt illerinde sergilediği pratik Kürt düşmanlığını yeterince net bir şekilde gözler önüne seriyor. AKP yürüttüğü bu kirli savaşın sorgulanmaması ve “terörle mücadelede başarılı operasyonlar”, “silahlı kuvvetlerin destan yazan başarıları” olarak bellenmesi için müzikten futbola her alanda “halkla ilişkiler” çalışmalarını arttırmış durumda. Azgınca yürütülen haksız savaşa ve faşist tırmanışa karşı işçi ve emekçi kitleler güçlü bir ses çıkaramadığı sürece, sorulan sorulardan rahatsızlık duymak bir yana “yasama da biziz, yargı da…” aymazlığını sürdürmeye devam edecekler.

Bugün Kürt halkının baskı altına alınmasına, evlerinin yakılıp yıkılmasına, zorla göç ettirilmesine, ihtiyar kadınların ve erkeklerin panzerler altında ezilmesine, çocukların, gençlerin katledilmesine karşı “bize ne” deyip seyirci kalan, ses çıkarmayanlar ya da “Türk değilse hak etmiştir” diyenler tarihe dönüp bakmalıdırlar. AKP’nin yürüttüğü kirli savaş politikalarına destek olmak ya da seyirci kalmak Türk, Kürt, Ermeni, Alevi, Sünni fark etmez tüm halkları bir uçurumun eşiğine götürecektir. Yüz yıl önce yine Anadolu’da Ermeniler “tehcir” adı altında sürülüp soykırıma uğrarken diğer halklar anlamlı bir direniş sergilememiş, hatta kimi zaman suça ortak olmuşlardı. Milliyetçi söylemlerle savaşa sürüklenen halklar ağır bedeller ödemişlerdi. Keza Nazi Almanya’sında milyonlarca Yahudi korkunç bir şekilde katledilirken, Alman vatandaşları gerçekleri görmezden gelip ırkçı propagandanın etkisiyle kendilerini II. Dünya Savaşının ortasında bulmuş ve ağır bedeller ödemişlerdi. Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle Türkiye işçi sınıfı geçmişten dersler çıkartmalı ve burjuva egemenlerin oyunlarına gelinmemelidir. Milliyetçi, ırkçı söylemlerin aksine işçilerin birliği, halkların kardeşliği şiarı yükseltilmelidir.

İlgili yazılar