1 Mayıs Ateşini Yakanlara Selam Olsun!
İstanbul/Avcılar'dan bir kadın metal işçisi, 26 Nisan 2025

İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı en coşkulu duygularımızla karşılıyoruz. Ama her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs’a ağır koşullar altında gidiyoruz. Kapitalizm denen sömürü düzeni, her sene dünyamızı daha fazla yaşanmaz hale getiriyor. “Daha fazla ne olabilir ki?” demeye kalmadan, dünü artan çok daha büyük krizler patlıyor.

Mesela politikayla ilgilenmediğini söyleyen tüm işçi arkadaşlarım, “Trump’ın çılgınlıkları”nı konuşuyor ve dünyanın nereye gittiğini soruyorlar. Ortadoğu’da ve Ukrayna’da emperyalist yağma savaşı tüm şiddetiyle sürüyor. Siyonist İsrail devleti, toplu mezarlığa dönüştürdüğü Gazze’yi yakıp yıkmaya ve soykırıma devam ediyor. İşsizlik, yoksulluk, geleceksizlik tüm dünya emekçilerini derinden etkiliyor.

Yani gün ortasında karanlığı yaşıyor gibiyiz! Zor günlerden geçiyoruz, ama umutsuz da çaresiz de değiliz. Bizden önceki işçi kuşaklarının verdiği mücadeleler, yol göstermeye devam ediyor. Yeter ki öğrenmek ve mücadele etmek isteyelim! Tarihimizin ışığında, sağlam adımlarla yolumuzda yürümeye devam ediyoruz. İşçi sınıfının sömürüye ve adaletsizliğe karşı verdiği mücadelelerin tarihi bize muazzam deneyimler bırakmıştır. Bizi güçlü kılan, sınıf tarihimizdir.

1 Mayıs’ın doğuşuna giden sürece dair yazıları, araştırmaları ve romanları okuduğumuzda şunu görüyoruz: İşçilerin çalışma ve yaşam koşulları çok ağırdı. Çocuklar dâhil kadınlar ve erkekler, günde 14-16 saat çalışıyorlardı. Bu kadar uzun çalışma saatleri ve sağlıksız beslenme sonucu, işçiler daha 40 yaşına gelmeden ölüyorlardı. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullandılar, büyük gösteriler düzenlediler, barikatlarda dövüştüler!

Mücadelenin amacı, çalışma saatlerini azaltmak ve ücretleri yükseltmekti. Çalışma saatlerinin 12’ye indirilmesi bile burjuvaları korkutmaya yetmişti. İşçiler mücadele ederek, 13 yaşındaki çocukların 14 saat çalışmasını önlemeye başladılar.

1800’ler boyunca işçi sınıfı, işgününü kısaltmak için Avrupa’dan Amerika’ya kadar sayısız mücadele verdi. Genellikle 14-16 saat çalışan işçiler, önce işgününü 12 saate, daha sonra da 10 saate düşürmeyi başardılar. 1886 yılında ise işçilerin 8 saatlik işgünü mücadelesi büyük grevler ve eylemlerle devam ediyordu.1886'den Bugüne 1 Mayıs Meşalesi Yanıyor, Sosyalizm Mücadelesi Sürüyor!

Amerika’da işçi sınıfının mücadelesini ezmek isteyen burjuvazi, eylemleri kana buladı ve Albert Parsons dâhil işçi önderlerini idam etti. İşçilerle patronlar arasındaki sınıf savaşımı sert bir netliğe kavuşuyordu. Ancak sömürücü egemenler, işçi önderlerinin yaktığı ateşi söndüremediler; o ateş hâlâ fener olmaya devam ediyor.

1889’da İkinci Enternasyonal aldığı kararla 1 Mayıs’ın tüm dünyada “Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmasına karar verdi. Ve 1 Mayıs, her yıl tüm dünya emekçilerini birleştiren bir mücadele günü, bir bayram olarak bugüne kadar geldi, bütün görkemiyle.

1 Mayıs, çok derin bir anlam taşır; bir insanlaşma mücadelesinin adıdır o! Haksızlığa, sömürüye, zulme karşı işçilerin mücadele bayrağıdır. Her işçi, her emekçi kadın, her genç için eşit ve özgür bir insan olma, sömürüden kurtulma isteğidir.

Emeğiyle dünyayı güzelleştiren tüm işçilerin 1 Mayıs’ı kutlu olsun!

Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Mücadele Birliği!

8 Saatlik İşgünü Mücadelesi ve 1 Mayıs’ın Doğuşu

Türkiye’de 1 Mayıs: İnatçı Bir Gelenek!

İlgili yazılar

Okur Mektupları, 2 Nisan 2025